Sürekli bir şekilde maruz kalmadığımız veya kullanmaya mecbur olmadığımız bir dili akıcı şekilde konuşabilmemiz mümkün müdür? Tabi ki hayır. Hedefim Almanya’nın Almanca konuşma teknikleriyle mümkün.
Almanca derslerinden çıkan öğrencilerin sosyal ortamlarında maruz kaldıkları dil sıklıkla İngilizce oluyor; cafede otururken dinlediği bir parça, internette “surf” yaparken karşılaştığı videolar, bilgisayar oyunları veya önüne çıkan sanal reklamlar…
Şayet öğrenci bilinçli ve istekli bir şekilde Almanca konuşma dilinde bir video açmaz, Almanca bir makale ya da kitap okumaz ise derste öğrendiği bilgileri doğal ortamda pekiştirme şansı maalesef ki yok.
Dersten çıktıktan sonra çok büyük ihtimalle bir sonraki derse kadar ödevleri dışında Almanca’ya maruz kalacağı hiçbir durum yaşamayacak. Hal böyle iken Almanca Dil Kurs‘ları da bir çözüm üretmekte zorlanıyor. Bu durumda Hedefim Almancanın sizlere çözüm önerilerini sunuyoruz.
Önerilerimiz
Uzmanlarımız tarafından öğrencilerimize önerilen ve her öğrencinin eğitim aşaması dikkate alınarak hassasiyetle belirlenmiş Almanca eğitim önerilerimizi sizler için anlatıyoruz:
Öncelikle Almancanın çok zor bir dil olduğu için Türkiye’de öğrenilemeyeceğine dair tabuyu zihnimizden çıkartarak işe koyulmalı, işinde uzman bir eğitmen rehberliğinde bu işe yeterince emek vermeye hazır olmalıyız. Günün sonunda, bu kadar zengin ve keyifli bir dili akıcı şekilde konuşabilmenin keyfini yaşayan öğrencinin sergilediği özgüven ve mutluluk bir öğretmen için her şeye bedel oluyor.
Almanca’yı rahat kullanabilmek için yapmamız gereken ilk şey, Almanca öğrenmeye başladığımız ilk günlerden itibaren aktif veya pasif dinleme yaparak kendimizi bu dile maruz bırakmak olmalı. İlerleyen seviyelerde her gün belli bir disiplinde yazı yazmak (örneğin bu bir bir günlük olabilir) ve ilgimizi çeken bir konuda kısa veya uzun bir metin okumak yine bu rutinin bir parçası haline gelmeli. Okuduklarımızı kendi özgün cümlelerimiz ile tekrar anlatmaya çalışmak ve duyduklarımızı taklit ederek tekrarlamak ise yapmamız gereken rutin sözlü çalışmalardır.
Tüm bunlar kadar önemli olan bir diğer unsur da kuşkusuz ki gramer bilgisi. Almanca son derece derin ve teknik bir gramer yapısına sahip. Dilin mantığını çözümlemeden ve her konuya ilişkin yeter miktarda pekiştirme yapmadan bu yapıyı kullanabilir hale gelmek mümkün olmamaktadır. Şayet zengin bir kelime dağarcığı edinilmiş, doğru ve yeterli bir gramer bilgisi öğrenilmiş, disiplinli bir dinleme ve konuşma pratiği programı günlük hayatın bir parçası halline getirilmiş ise Almanca’yı konuşamama ihtimali bizce yok.